Hepimiz kendimize yaşadığımız çağ, hızlı gelişen teknoloji ile ilgili sorular sorarak anlamlandırma çabası içerisinde cevap bulmaya çalışmışızdır. Hızlı gelişen teknoloji ile hızla değişen hayatlarımızı anlamlandırmaya, yönümüzü bulmaya çalışıyoruz aslında bu sorularla ve cevaplarla.
Bulduğumuz cevapların soruların tam cevapları olmaması, cevaplar ile soruları birbirine uydurmaya çalışma çabamız da cabası… Biraz durup düşünmek gerekiyor; teknoloji ile hayatımız gerçekten kolaylaşıyor mu ya da son model teknolojinin hayatımıza getirdiği kolaylıklardan mutlu muyuz? Teknoloji on numara ama kaliteli zamana kaç numara? Sahi kaliteli zaman sizde nasıl gidiyor? Hızla değişen teknoloji karşısında harcadığımız zamana da kalite koyabildik mi…
Teknoloji dört bir tarafımızı kuşatmışken bizler teknoloji kullanımında geciktik, çekingen davrandık. Tam kullanımı yaygınlaştı, bu sefer oldu derken belki de olmadı, duvara tosladık. Evet hayatımız birçok anlamda kolaylaştı fakat bu sefer kendimizi ve işleri teknoloji ile yaptıkça ortaya çıkan ekstra zamanımızı yönetmeyi beceremedik ya da beceremiyoruz! Bu kadar kolaylığın içinde bir şeyler eksik diyerek söyleniyoruz sadece…
Kolaylaşırken zorlaştırdığımız kısım işte tam burası! Bedenen kolaylaşırken işler zihnen tam bir kontrolsüz düşünce, duygu yoğunlukları altında kalıyoruz. Sürekli iletişim kanallarından görsel, işitsel zaman çeldirici uyarıcılara maruz kalıyoruz. Bazen isteyerek bazen bilmeden yapıyoruz bunu… Bedenen atamadığımız enerjiyi zihnimizde biriktirip duygulara yüklüyor, bir de yönetmeyi beceremediğimizden dolayı çeşitli duygusal yoğunluklarla, sıkıntılarla karşı karşıya kalıyoruz.
Geçmiş zamanın zorlukları, gerçekleştirilen mücadeleler yaşamı anlamlı kılıyordu. Bu zamanın kolaylıkları fark ettirmeden hayatımızı zorlaştırıyor. Her zorlukta bir kolaylık var amenna ama her kolaylıkta da aslında bir zorluk var. Kolaycılık olduğu için zorlanıyor günümüz insanı birçok noktada… Bedensel işler teknoloji ile kolaylaşırken fiziki hareket azalıyor bütün enerji zihinde toplanıyor ve ortaya hiç de iyi olmayan sonuçlar çıkıyor. Zihindeki enerjiyi doğru yönetemediğimizde birçok sağlık sorunu ile karşı karşıya kalıyoruz. Beden yorgunluğu dinlenerek geçer, peki ya zihin yorgunluğunu geçirmek o kadar kolay mı?
Zihnimizdeki fazla enerjiyi doğa ile iç içe yaşayarak (kamp yapmak, hayvan sevmek veya beslemek, toprağı ekip biçmek vb.) özümüze dönerek, nefes egzersizleri yaparak, çeşitli hobiler elde ederek, hayal kurarak, yürüyüş yaparak, yeni tatlar keşfederek, yeni arkadaşlıklar kurarak dengeleyebiliriz.
Peki püf nokta nedir? Hızla değişen ve dönüşen teknoloji çağında kendimiz ve sevdiklerimizle mutlu bir yaşam için beden ve zihnimizi dengeli kullanmak, teknolojiyi hayatımızın tam merkezine değil gerektiği kadar dahil etmek, iyi ve faydalı işlere vesile olacak şekilde kullanmaktır. Değişen dünyada teknolojinin, yapay zekanın ortaya çıkardığı yeniliklerle uyumsuz bir şekilde ortada kalmamak için gelişmek, değişmek dönüşmek gerekli, bu değişim-gelişim gerekliliği hepimize hayırlı ve kolay bir şekilde nasip olsun dileğiyle…
Rumeysa Gökmen
