Hüzün Nedir, Nasıl Faydalı-Zararlı Olur?

549 0

Hüzün Nedir, Nasıl Faydalı-Zararlı Olur? Ne kadar çok hayatımızı etkileyen bir duygu, hüzün. Yoğunlaştığında bizi bizden alan, hiçbir şeyi görmez hale getiren, en hoşumuza giden şeyleri bile bir anda anlamsızlaştıran, değersizleştiren… Bu yazımızda sizlere hüzünden bahsedeceğiz. Umarım bilgi ve düşünce dünyanıza bir katkı olur dileğiyle yazımız sizlerle:

Hüzün, hayatın kaçınılmaz bir parçasıdır. Her insan, zaman zaman hüzün duyar. Hüzün, kayıplar, hayal kırıklıkları, pişmanlıklar, yalnızlıklar, korkular, özlemler gibi pek çok sebepten kaynaklanabilir. Hüzün, insanı acıtır, yorar, yıpratır. Hüzün, dozunu aşarsa ise insanı mutsuz eder.

 

Peki, hüzün sadece olumsuz bir duygu mudur? Hüzün, insanı yıpratan, zayıflatan, güçsüzleştiren bir hastalık mıdır? Yoksa hüzün, insanın en yakın dostu mudur?

 

Bu soruların cevabı hüzne bakış açısı, hüznün dozu ve süresi ile ilgili olarak değişkendir, pozitif bakış açısı ile değerlendirdiğimizde:

 

Hüzün, insanın en yakın dostudur. Çünkü hüzün, insanı kendisiyle yüzleştirir, insanın kendini tanımasına, anlamasına, geliştirmesine yardımcı olur. Hüzün, insanın hayata bakış açısını, değer yargılarını, önceliklerini, hedeflerini gözden geçirmesine vesile olur, insanın hayatını sorgulamasına, yeniden şekillendirmesine, daha iyi bir insan olmasına imkân verir.

 

Hüzün, insanı duyarlı kılar. Hüzün, insanın başkalarının acılarını, sıkıntılarını, ihtiyaçlarını hissetmesine, anlamasına, paylaşmasına, yardım etmesine sebep olur. Hüzün, insanın vicdanını, merhametini, şefkatini, adaletini, hoşgörüsünü arttırır, insanı daha insani, daha ahlaklı, daha erdemli yapar.

 

Hüzün, insanın en yakın dostudur. Çünkü hüzün, insanı geliştirir, insanın hayal gücünü, düşünce gücünü, ifade gücünü zenginleştirir. Hüzün, insanın sanata, edebiyata, felsefeye, bilime, kültüre katkıda bulunmasına, eserler üretmesine, izler bırakmasına ilham verir, insanı daha estetik, daha entelektüel, daha vizyoner yapar.

 

Hüzün, insanı mutlu eder. Evet, yanlış duymadınız. Hüzün, insanı mutlu eder. Nasıl mı? Hüzün, insanın mutluluğun değerini, anlamını, önemini kavramasına, fark etmesine, takdir etmesine neden olur. Hüzün, insanın mutluluğu aramasına, bulmasına, yaşamasına, paylaşmasına, çoğaltmasına motivasyon sağlar, insanı daha mutmain, daha şükür ehli, daha umutlu yapar.

 

Hüzün, insanın en yakın dostudur. Ama bu, insanın sürekli hüzünlü olması, hüzünle yaşaması, hüzünle ölmesi gerektiği anlamına gelmez. Hüzün, insanın hayatında bir misafir, bir yol arkadaşı, bir öğretmen, bir rehberdir, insanın hayatını zenginleştiren, güzelleştiren, anlamlı kılan bir baharattır, insanın hayatını renklendiren, çeşitlendiren, derinleştiren bir renktir.

 

Hüzün, insanın hayatında bir meydan okuma, bir sınav, bir fırsat, bir dönüşümdür. Hüzün, insanın hayatını değiştiren, geliştiren, iyileştiren, güçlendiren bir katalizördür. Hüzün, insanın hayatını büyüten, yücelten, ilerleten, yükselten bir basamaktır.

Hüzün, insanın en yakın dostudur. Ama bu, insanın hüzünle özdeşleşmesi, hüzünle tanımlanması, hüzünle sınırlandırılması gerektiği anlamına gelmez. Hüzün, insanın hayatında bir duygu, bir deneyim, bir özellik, bir haldir. Hüzün, insanın hayatını tamamlayan, zenginleştiren, çeşitlendiren, özgünleştiren bir unsurdur. Hüzün, insanın hayatını insan kılan, insan yapan, insan eden bir insandır.

 

Hüzün, insanın hayatında bir geçiş, bir dönem, bir süreç, bir evredir. Hüzün, insanın hayatını hazırlayan, olgunlaştıran, dönüştüren, yükselten bir merdivendir. Hüzün, insanın hayatını sonlandıran, bitiren, yok eden değil, başlatan, bilinçlendiren, var eden bir doğumdur.

 

Hüzün bir arkadaş, yolculukta bir yoldaş değil de insanın kendisinden bir parça haline dönüşürse o zaman sıkıntılı bir durum ortaya çıkar, o zaman insanın günlük hayatı, sosyal yaşamı zora girer ve insan sürekli hüzünlü, kederli veya ağlamaklı olmaya başlar.

Böyle bir durumda insan ilgi duyulan aktivitelerden uzaklaşmaya, sosyal hayattan kopmaya başlar, kişide uyku bozuklukları, çok fazla veya çok az uyumak gibi haller oraya çıkar, iştah kaybı veya aşırı yemek yeme, enerji düşüklüğü, yorgunluk, bitkinlik, odaklanma zorluğu, karar verme veya hatırlama güçlüğü, kendine zarar verme, kendini ihmal etme gibi durumlar ortaya çıkabilmektedir.

Hüzün çok uzun süre devam ederek yoğunlaştığında ise kontrolü zor hale gelerek hastalığa dönüşebilir. Bu hastalığın nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik, biyolojik, psikolojik ve çevresel faktörlerin de ortaya çıkmasında rol oynadığı düşünülmektedir.

Hüzün, aynı zamanda tasavvuf kültüründe de vardır. Tasavvufa göre hüzün, dünyevî kayıplardan değil, ahiret endişesinden veya Allah’ın rızasını kazanamamaktan kaynaklanan bir üzüntüdür. Bu hüzün, insanı kendini tanımaya, Allah’a yakınlaşmaya ve tövbe etmeye sevk eder. Bu anlamda hüzün, olumlu ve değerli bir duygudur. Dozunda ve kararında kullanma nokrasında hassas olmak gerekir. Aksi takdirde şairin dediği gibi:

Hüzün önce bana yâr oldu

Onun ile avundum

Sonra ise yandım da

Hüzün ile kavruldum.

Kavurmayacak ama geliştirecek, olgunlaştıracak, farkındalık sahibi yapacak dozunda bir hüzün yönetimine sahip olmanız dileğiyle kalınız sağlıcakla…