İdeal Huzurun Tek Adresi Aile Yuvası

348 0

Sağlık ve huzur, dünyanın en büyük nimetleri, ikisi de hem dünyaya geliş hem yetişme hem de yaşam açısından olmazsa olmaz olan aile kurumunun içine gizlenmiştir. Bizler de Ara Akademi olarak “İdeal Huzurun Tek Adresi Aile Yuvası” için eğitim ve danışmanlıklar ile faydalar üretmeye gayret ediyoruz. Bu yazımızda sizlere hem klasik aile açısından hem modern aile açısından çok önemli olabilecek bazı bilgi ve bakış açılarını paylaşmaya çalıştık, okumaya hazırsanız buyurunuz yazımıza…

Bir düşünün: yeni doğan bir bebek için anne-baba, sıcak yuva, huzurlu ortam ne kadar çok önemlidir sizce? Sizlere 1944 yılında ABD’de yapılan bir deneyden bahsetmek istiyorum: yeni doğmuş bebekler deney için bir araya getiriliyor ve ikiye ayrılıyor, bir grup bebeğin tüm ihtiyaçları karşılanırken aynı zamanda duygusal olarak ilgi, sevgi, şefkat gösteriliyor. İkinci grup bebeklerin biyolojik, fizyolojik tüm ihtiyaçları özenle karşılanırken göz teması kurulmuyor, sevgi, ilgi, şefkat hiç gösterilmiyor. Üç hafta sonrasında ilgi gösterilmeyen bebeklerin yarısı vefat ediyor, korkunç olay sonrası diğer bebekler hemen sıcak aile ortamlarına yerleştiriliyorlar ama maalesef onlarda kurtulamıyor ve ölüyorlar.

Görüyorsunuz değil mi, sevgi, şefkat, ilgi, alaka hayati derecede ne kadar önemli. Peki, sizce özel ilgi sadece bebekler için mi acil ihtiyaçtır, tabi ki hayır, her insanın biyolojik ve psikolojik sağlığı için ilgi, sevgi tahminimizden çok daha fazla önemlidir. Bir bebek için anne ve babadan oluşan huzurlu bir aile ne kadar önemliyse bir yetişkin insan için de eş ve çocuklardan oluşan aile ortamı o kadar önemlidir.  Özellikle teknoloji ve sosyal medya gibi alanların insanların ilgilerine üzerine çektiği çağımızda bu konuyu önemsememiz, dikkate almamız, üzerine emek vermemiz oldukça önemlidir.

İnsana anlık olarak rahatlık hissi veren teknoloji merkezli bazı buluşlar aslında insanın içini kemirmekte, sosyolojik, psikolojik, fizyolojik açılardan insanın geleceğini tehlikeye atmaktadır. Evet, çok değil 30 yıl önce hiçbiri yoktu bugün bizleri etkisi altına alan teknoloji merkezli birçok şey, her şey çok hızlı gelişti ve çığ gibi gelip kapladı tüm dünyamızı. Şimdi bir karar vermemiz gerekiyor; bu teknolojik çığ altında insanlık olarak yavaş yavaş boğulacak mıyız yoksa bu çığ altında da olsak eski sahip olduğumuz değerleri ve güzellikleri yaşatmaya gayret ederek kendimize boğulmamak için oksijen alma alanları mı açacağız. Bu noktada ilk önem vermeye başlamamız gereken yer insanlığın sağlıklı-huzurlu geleceğinin tek adresi olan aile kurumu olmalıdır. Aile kurumu olmadan ne yetişkinler sağlıklı kalabilir ne de çocuklar sağlıklı yetişebilir. Ailedeki mutluluğun ortaya çıkabilmesi için gerekli olan temel şeylere baktığımızda ise onları sevgi, saygı ve özveri gibi sacayaklarına oturtabiliriz. Bu şekilde bir aile mutluluk verici olarak tasvir edilebilir.

İnsanoğlunun özellikleri-sorumlulukları çok, yaşam devri de yeryüzünde en geniş devre olunca, diğer canlılara nispetle elbette çocukluk devresi de daha uzundur ki gelecek için iyice hazırlanıp yetişebilsin. Bu da insanı diğer canlılardan daha çok anne ve baba bakımına muhtaç kılar. Huzurlu ve istikrarlı bir aile, günümüzde insanlık geleceği için olmazsa olmaz derecesinde daha çok lâzım; insan fıtratı, yaratılışı ve bu hayattaki yaşamını huzurla sürdürebilmesi için daha çok gereklidir.

Bu sebeple aile kurumunu oluştururken çok hassas olmak, manevi değerleri önemsemek, dini kuralları hassasiyetle uygulayarak aile kurumunu son derece sağlam oluşturmak gereklidir. Bir kurum olarak aile yuvası, başta eşler olmak üzere, o kurumun meyveleri olan çocukları ve nihayet bütün toplumu ilgilendirir.

Dolayısıyla aile müessesi kurulurken olaya geniş açıdan bakılmalı, eşler, doğacak çocuklar ve toplumsal faktörleri bir bütün olarak ele alınmalı, kurulacak aile, eşler için huzur kaynağı, çocuklar için ilgi uyandıran, eğiten ve güven duygusu veren bir yuva, toplum içinde bacasından buram buram mutluluk tüten örnek bir kurum olacak özellikleri içinde barındırmasına özen gösterilmelidir. Bu konu da Peygamber Efendimizin hadisi şerifleri her meselede olduğu gibi bu meselede de bizlere ışık tutmaktadır: “insanlar evlenirken dört şeye bakarlar: Fiziki güzelliği, ekonomik gücü, asaleti ve dini hassasiyeti. Siz dini hassasiyeti olanını önceleyiniz, huzur bulursunuz.”

Aile bir toplumun temel taşı görülüp önemi kadar kendisine değer verilirse ve bu aile yuvası çağın yaşam koşulları dikkate alınarak eşler arasındaki nitelikli iş bölümü esasına dayanırsa, yeni nesli inşa etmek de bu ailenin en önemli görevi olarak görülüp hakkınca idrak edilirse, o zaman bu toplum sağlıklı gelişimini sürdürür, nihayetinde gelişmiş bir toplum olur. Çünkü bu tarzda, İslami değerleri önemseyen, referans olarak gören bir aile ancak insani ahlak ve değer ölçülerinin doğup geliştiği ve yeni nesle yansıdığı bir toplum olur. Dikkat edelim ki aile kurumunun bir alternatifi yoktur, insanın dünyaya geliş, yetişme, hayatını sürdürme ve ahlak, değer ölçülerinin aileden başka bir sosyal birimde gelişmesi zordur, hatta adeta imkansızdır.

Ama günümüzde özellikle de batıda zayıflayan aile kurumunun dizi-sinema kültürünün etkisiyle bizde de yaygınlaşmaya başlaması, seküler, bireysel yaşama kendisini kaptıran insanların kendi deyimleri ile hür yaşam ve kuralsız davranışlar toplumun temel taşı olması, ailede eşler arasındaki ilişkiler, görev ve işbölümü yerine arzu, heves, içgüdü, gelip geçici heyecanlar, eşlerin birbirine üstün olma mücadelesi, keyfilik etkisi ile “ben böyle istiyorum” temeline dayanırsa huzur her geçen gün azalmaya başlar.

Özellikle son yıllarda eşlerin birlikte çalışma hayatına girmesinin her geçen gün yaygınlaştığı göz önüne alınarak klasik aile yapısından farklı, aileler açısından iletişimden ekonomi yönetimine yeni durumlar ortaya çıkmaktadır. Bu yeni durumları sosyolojik, psikolojik, ekonomik olarak ciddiye almalıyız ve çok farklı açılardan bakarak üzerine eğilmeliyiz. Çünkü özellikle çalışan anneler ciddi zorluklar çekmekte, çalışma hayatı açısından önlerinde kendilerine örnek alabilecekleri iş hayatı olan anne-teyze veya halaya çoğunlukla sahip değillerdir. Çalışan anneler hayatlarındaki karşılaştıkları yeni durumlara deneme-yanılma ile düşe-kalka çok fazla enerji harcayarak alışmaya çalışmaktadırlar.

Aile kurumu ana sorumluluğu olan, yeni nesli inşa etmek ve yetiştirmekten uzaklaşmamalıdır. Özellikle kadınların ya içinde bulunduğu toplumdan etkilenerek ya da kendi arzularına uyarak sadece maddiyat merkezli çalışmaya ve lüks yaşama özendirilmesi, kadınlar enerjisinin çoğunu asli aile alanında kullanmayıp “maddi üretim”de harcaması, “maddi üretim”e katkıda bulunması, çalışma hayatının “insan yetiştirmek”ten daha kazançlı, daha onurlu, daha itibarlı görülmesi, aile kurumunun geleceğine zarar vermekte, aşırı hızlı değişimin olduğu her yerde olduğu gibi bu yeni durumlar eşler arasında çok çeşitli sıkıntılar ortaya çıkarmaya başlamaktadır. Bu yeni durum kontrolsüzleşerek sürdükçe toplum yeni durumdan olumsuz etkilenmeye başlayacak, nihayetinde insanın kişiliğine, kimliğine, geleceğine, sağlığına, huzuruna zarar verecek şeyler artmaya ve olumsuzluklar yaygınlaşmaya başlayacaktır.

Bu sebeple aile yuvası ile ilgili özellikle ortaya çıkan her yeni şey çok ciddiye alınmalı, üzerine beyin fırtınaları yapılmalı, aile kurumunun yıpranmaması için çok ciddi çabalar gösterilmesi gerekir. Eşler birbirlerini yıpratmaya başladığı anda aslında önce kendilerini yıpratmaya başlamış olacaklardır. Bizler de Ara Akademi olarak aile kurmayı düşünenler, aile kumaya karar vermiş kişiler ve aile kurmuş ama sıkıntı yaşayan eşler için zihin ve gönül gelişimine yönelik özel eğitimler ve çalışmalar gerçekleştireceğiz ki hem sıkıntılar yaşanmadan doğrular ortaya çıksın hem de yaşanan sıkıntılardan yıpranma değil tecrübeler ortaya çıkarılarak en hızlı bir şekilde huzur ve mutluluğa ulaşılabilsin. Unutmayalım ki Çaresizseniz Çare Sizsiniz; Yani her şeyin bir çaresi, çözüm yolu vardır, sadece iyi niyetle, samimiyetle, gayretle çözüm arayışı içerisine girilsin, çözümde ortaya çıkacaktır Allah’ın izniyle. Yazımızı aile kurumu noktasında faydalı olacağını düşündüğünüz dostlarınız ile paylaşmanız istirhamıyla,  Kalınız Sağlıcakla…