Şehir Hayatından Köye Kaçış

227 0

Şehir hayatına alışan insan doğayı ve doğayla birlikte yaşamayı unuttu. Şehirde yaşadıkça özünden uzaklaştı, yolunu şaşırdı. Modern bir şehir hayatından geleneksel bir köy hayatına merhaba demeye ne dersiniz?

Karbondioksitten nefes alamadığımız, gürültüsünden birbirimizin sesini duymadığımız bir hayattan; oksijenin baş döndürdüğü, kuş cıvıltıları eşliğinde sükûnet dolu bir hayata merhaba deyin…

Horozların ötüşü ile başlarken güne, tavuklardan aldığınız sıcak yumurta, soba üzerinde ısıttığınız ekmek dilimleri, yer sofrasında ailecek yapılan köy kahvaltısı…

Köyler bizi özümüze, kendimize getiren yerler. Doğan güneşi buğulu camlardan izlediğimiz, balkonda yemyeşil ormana bakarken yağmur damlalarının tınısı eşliğinde yudumladığımız çayla zamanı tam anlamıyla yaşadığımız hissettiğimiz dakikalar…

Kendi ürününü yetiştirmek, dağlardan akan suyla ürünlerini    sulamak, organik gübreyle desteklemek, yetişen meyve sebzelerin birçok anına şahit olmak ve üretmenin keyfine varmak…

İnsanların birbirine bakarken yüzünden tebessümü eksik etmediği, ‘’ak gün göresin’’ diyerek temennide bulunduğu, dostluğun , komşuluğun ve  yardımlaşmanın en güzeli, özelinin yaşandığı, sevginin, güvenin ilmek ilmek işlendiği  yerlerdir köyler. Full yapılı yalıtımlı modern binalarımıza karşı, iki oda bir han köy evleri bütün sadeliği ve asaletiyle meydan okuyarak karşılıyor bizleri.

Bu yüzden ben de son model demir yığınları yerine köyleri tercih edenlerdenim. Birçok açıdan şehir hayatı insanlara cazip gelebilir güzellikleri yadsınamaz. Maddi açıdan cezbetse de manevi açıdan size huzuru, dinginliği, samimiyeti veremez. Bu açıdan baktığımızda insanlar günümüzde özüne dönmek, köklerinin olduğu, büyüklerinin doğup büyüdüğü yerleri sık sık görmeli, kısa süreler de olsa yaşamalı, o huzuru tatmalıdır. Köyler, köyler köyler….  Bizi var eden var etmeye devam eden özel yerler…

 Rümeysa Gökmen