Faruk Beşer Hocamızın Ardından… (Alimin Ölümü Surda Açılan Bir Gediktir)

598 0

Dün yani 14/01/2024 tarihinde kaybettiğimiz Türkiye Alimler Birliği Başkanı Prof. Dr. Faruk Beşer Hocamızın düşündürdüklerini, içimden geçenleri tüm samimiyetimle, acizane siz değerli okuyucularım ile paylaşmak istedim, çünkü surda açılan bu büyük gedik zaten çağımızda İslami hükümlerin yaşanmasının zorlaşması-yaşayanların azalması özellikle de İslam yaşam sisteminin önemini yeni nesillere aktarmakta zorlandığımız bir dönemde oldu ve gerçekten bu önemli sebeplerle Hocamızın kaybı zamanımız açısından kendisini her zaman hasretle arayacağımız çok büyük bir kayıp olarak gerçekleşti.

Bir ilim adamının vefatı, sadece ailesinin, yakınlarının, dostlarının değil, bütün insanlığın büyük acısıdır. Çünkü ilim, insanlığın en büyük hazinesidir. İlim, insanı yüceltir, insanı insan kılar, insanı Allah’a yaklaştırır. İlim, insanlığın karanlıklardan aydınlığa çıkmasını sağlar. İlim, insanlığın hayrına olan her şeyin kaynağıdır. İlim, günahın yaygınlaştığı, günaha ulaşmanın kolaylaştığı, çeşitli görsel ve yazılı reklamlarla günahtan kaçmanın zorlaştığı çağımızda bizim, insanlığın en önemli koruyucu kaynağıdır.

Çok değerli ilim-fikir adamı ve yazar Prof. Dr. Faruk Beşer Hocamızın aramızdan ayrılması, İslam dünyası adına çok büyük bir kayıp oldu. Faruk Beşer Hocamız, yakından tanıyanlarında çok iyi bildiği gibi çocukluğundan itibaren hayatını İslam’ı öğrenmeye, anlamaya, uygulamaya, tebliğ etmeye ve ilmi her türlü imkânı kullanarak yaygınlaştırmaya adamış çok gayretli, vefakâr, fedakâr bir ilim insanıydı. Değerli Hocamız tüm zamanını hep ilim için kullanırdı. Misafirimiz olduğu bir açık havada değerli eşi hanımefendi “ilk defa hocayı birkaç saat kitaplardan uzak görüyorum” demişti. Hocamıza sözü ifade ettiğimde “Göz doktoruna gittiğini, doktorun gözlerin yorgun olduğunu ve dinlendirmesi gerektirdiğini söylediğini, bu sebeple ortamın yeşilliğinde gözlerini dinlendirmeye çalıştığını” ifade etmişti.

Kendisinin öğrencileri, birçok yayımlanmış eseri, teknolojinin imkanlarını değerlendirmek adına gerçekleştirdiği belki binlerce programı hakkında hepimizin bildikleriydi. İşin arka boyutunda çok çalışması, tüm zamanını ilme ayırması, dünyalığa meyletmemesi, içtenliği, samimiyeti, fedakarlığı her şeyi ile gerçekten tam bir alimin yaşamını kendisinde görme imkanını bulmuştuk. Onun vefatı, yani kendisinin tabiriyle vefa ehli olarak emanet ruhunu sahibine teslim etmesi İslam’ın ilim sahibi olan kimselerin vefatıyla büyük bir kayıp yaşadığını, onların yerini doldurmanın zor olduğunu ve bu sebeple toplumun yönünü zaten bulmakta zorlandığı bir dönemde daha çok yönlerini kaybetmekle karşı karşıya kalacağını tekrar hepimize hatırlatmış oldu.

Peygamber Efendimiz (s.a.v), “Âlimin ölümü İslam’da açılan bir gediktir.” Buyurduğu rivayet edilmektedir. Bu hadis, alimlerin peygamberlerin varisleri olduğunu, onların ilimleriyle insanlara rehberlik ettiklerini, İslam’ın yaşanması ve yayılması için büyük hizmetler verdiklerini ve onların ölümüyle birlikte ilim, din ve ahlakın yaşanması açısından zayıflayacağını vurgulamaktadır. Alimler, İslam sarayının temel taşlarıdır. Bir alimin ölmesi, binadan bir taşın düşmesi, bir gediğin açılması anlamına gelmektedir.

Faruk Beşer Hocamız yaşamında birçok zorluklarla karşılaşmasına rağmen hiçbir zaman küsmemiş, o muhteşem ilmini kendine hapsetmemiş, kendisine sunulan ilmi aktarma fırsatlarını tüm ihlas-samimiyetiyle, bazıları tarafından suistimal edilse de her zaman içtenlikle ve çok büyük gayretle, fedakarlıkla gerçekleştirmeye çalışmıştı. Sağlık açısından zorlanmasına rağmen şehir içi-dışı demeden tüm davetlere Allah için koşmuş, rahatsızlığı olsa da son takatine kadar Hakkı ve Hakikati anlatmak için büyük gayretler sarfetmişti. Onun ölümü, alemin ölümüdür. Onun ilim ve irfanından istifade eden, onun sohbetine katılan, onun eserlerini okuyan, onun ilminden feyz alan binlerce insan, onun ardından çok büyük bir hüzün duymaktadır. Onun bıraktığı boşluğu doldurmak, onun gerçekleştirdiği hizmetleri devam ettirmek, onun mirasına sahip çıkmak, samimiyet dolu yerini doldurmak çok zor olsa da yetiştirdiği binlerce öğrencisinin en önemli görevidir.

Çok üzüldüğüm bir konuyu paylaşmadan geçemeyeceğim: Ne acıdır ki ilim, siyaset, kültür, sanat dünyasının sözde önde gelenleri Türkiye Alimler Birliği Başkanı Prof. Dr. Faruk Beşer Hocamızın cenazesine gerekli ilgiyi göstermemişti. Güzide diye nezaketen ifade edilen basın camiasının sözde önde gelen isimleri yoktu. Bırakın değeri, zararı çok büyük olan kimi insanların gördüğü değer ve ilgi maalesef yoktu. Yoktu çünkü her şeyin dünyalık menfaat olarak ölçülmeye başlandığı zamanımızda birçok bakış açısı ve değer ölçüsü de şaşmıştı. Zaten Değerli Hocamızın dünya ve menfaatleri diye bir derdi hiç yoktu, hiçbir zaman büyük ilmini şahsi menfaat aracı yapmadı, aslında birçok kişiden çok daha fazla hak ettiği konumları, değeri kendisine vermeyenlerin kapılarını hiçbir zaman aşındırmaya çalışmadı, aracılar göndermek için asla çaba harcamadı, şahsi gayretiyle ne yapabiliyorsa onu yapmaya çalıştı. Vefatından önce ilmini aktarabileceği, aktarması gereken birçok yazılı, görsel mecra varken Hocamız tüm samimiyetiyle yeni çalışmalarını, araştırmalarını paylaşabilmek için kendi çabasıyla YouTube üzerinden canlı yayınlar yapıyor, sosyal medya üzerinden çok değerli mesajlarını paylaşmaya çalışıyordu.

Bu sebeple, ilim adamlarına sahip çıkmak, onlara saygı duymak, onlardan istifade etmek, onların mesajlarını yaymak, onların hizmetlerini devam ettirmek hepimizin görevidir. İlim adamlarının vefatı, bizi üzmeli ama aynı zamanda eksikliklerimizi fark etmemizi sağlamalı, özellikle elinde yetki olanları harekete de geçirmelidir. Alimlerimizin ilimlerini öğrenmeye çalışmalı, onların tavsiyelerini dinlemeli, onların örneklerini takip etmeli, onların emanetini yaygın hale getirmek için çalışmalıyız. Onların ilimlerini anlamalı, yaşamalı, onların ilimlerini başkalarına öğretmeli, onların ilimlerini gelecek nesillere özellikle gençlerin anlayacağı dilleri kullanarak aktarmak için çok çaba göstermeliyiz.

Hocamız için ne söylesek yeterli gelmeyecek, kendisini anlatmak için ne kelimeler yeter ne sayfalar, Rabbim, Faruk Beşer Hocamıza rahmet eylesin, makamını âli kılsın, bizlere de onun gibi samimiyetle, dünyalık karşılık beklemeden, küsmeden, kırılmadan çok çalışmayı, ilim ve hizmet ehli olmayı nasip etsin. Amin